Ankara’nın Sivil Temsilcisi
Ankara Kulübü Derneği
Ankara Kulübü Derneği, 1932 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Seymenlik Geleneğini ve 27 Aralık Ruhunu Yaşatın” talimatıyla önce “Ankara Kulübü” adıyla kurulmuştur.
Derneğimizin kurucuları, Seymenlik Geleneğini 19’uncu yüzyıldan 20’nci yüzyıla taşıyan ve Mustafa Kemal’i 27 Aralık 1919’da coşkulu Seymen Alayı töreniyle karşılayan “Ankara Seymenleri” ile Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı’nda sayısız katkıları olmuş, Ülkemizin bağımsızlık mücadelesi tarihine isimlerini altın harflerle yazdırmış dönemin “Ankara Önderleri”dir.
1947 yılında Dernekler Yasasının çıkmasıyla birlikte, Ankara Kulübü, başta Vehbi Koç olmak üzere Cumhuriyet döneminin ikinci kuşak Ankaralı önderleri tarafından, “Dernek” olarak tescil edilmiş ve “Ankara Kulübü Derneği” adını almıştır.
Bir Milli Mücadele ve Cumhuriyet Kurumu olan Ankara Kulübü Derneği, 1990 yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile “Kamuya Yararlı Dernek” olarak ilan edilmiştir. Ankara Kulübü Derneği, Ankara’nın en köklü sivil temsilcisi olduğu gibi, ülkemizin de en eski sivil toplum kuruluşları arasında yer almaktadır.
Ankara’nın ilçelerinde şubeleri olan Derneğimiz kurulduğu günden bu yana Seymenlik geleneği başta olmak üzere Ankara’mızın geleneksel ve tarihi değerlerinin yaşatılması amacıyla faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu amaçla Dernek Genel Merkezimiz ve Şubelerimizde gençlerimize Seymenlik kültürü ve halk oyunları eğitimi verilmektedir.
Derneğimiz ayrıca Bacıeren ekiplerimizle, Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği koralarımızla, beş adet Ankara araştırmaları merkezimizle, üç ayda bir çıkan “Başkent Ankara Dergisi” ile, Ankara konulu kitap çalışmalarımızla her alanda faaliyetlerini sürdüren üretken bir sivil toplum kuruluşudur. Bunlara ek olarak, Derneğimizin düzenlediği çok sayıda sempozyum, panel, konferans, söyleşi, çalıştay, kurultay ile koleksiyon ve resim sergileri, Derneğimize bir “Ankara Akademisi” işlevi kazandırmıştır.
Ankara Kulübü, Türkiye'nin kalbi olan Başkent Ankara’mızın maddi ve kültürel her türlü mirasını koruyup geliştirmeyi bir görev bildiği gibi, Ankara'nın ve Ankaralıların güncel sorunlarının da yakın takipçisi olma gibi büyük ve önemli bir sorumluluğu taşımaktadır. Bu kapsamda Ankara'nın ve Ankaralıların kentsel yaşama ilişkin her türlü sorunu aynı zamanda Ankara Kulübünün de çalışma konuları arasında yer almaktadır.
Derneğimiz tarafından ayrıca başta şehit yakınları, gazilerimiz ve onların yakınları, engelliler, dezavantajlı toplum kesimleri, eğitim, sağlık ve sosyal yardımlar gibi alanlarda sosyal sorumluluk projeleri yürütülmektedir. Şehitlerimizin yakınlarına ve Gazilerimize hukuki, psikolojik ve sosyal alanlarda destek sağlamak amacıyla uygulamaya giren “Mehmedim Projesi” bu kapsamda uygulamaya giren projelerimizden biridir.
Derneğimiz bunların dışında Başkent Ankara’nın kültürel değerleri, mimarisi, doğası, altyapısı, beşeri sermayesi, ekonomisi ve diğer alanlarda gelişmesi ve tanıtılması konularında uluslararası düzeyde bilim, kültür ve sanat faaliyetleri de düzenlemektedir. Bu kapsamda “5-13 Ekim Uluslararası Başkent Ankara Haftası” uluslararası boyutta düzenlediğimiz etkinliklerimiz arasında yer almaktadır.
Ankara Kulübü ayrıca, Anadolu’yu yurt, üzerinde yaşayan bizleri millet yapan birçoğu Ortaasya’dan Anadolu’ya taşıdığımız çok sayıda geleneği yaşatan yegane dernektir. Seymen Alayı ve Kızılca Gün gelenekleri başta olmak üzere; Sinsin, Saya Gezmesi, Ferfene, Anadolu Bacıları (Bacıeren), Seyirlik Oyunlar, Halk Edebiyatı, Tören Yemekleri gibi köklü gelenekler bunlar arasında yer almaktadır. Ankara Kulübü, Anadolu’nun tüm yiğitlik kuruluşlarına, Anadolu erlerine de önderlik yapan bir kurumdur.
Ankara Kulübü Seymenleri ve Bacıerenleri ise başta “27 Aralık 1919 Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya Gelişi” yıldönümü olmak üzere, “13 Ekim 1923 Ankara’nın Başkent Oluşu” ve “5 Ekim 1922 Atatürk’ün Ankara Hemşehrisi Oluşu” gibi Ankara’nın özel günlerinin yıldönümlerindeki törenleri ve anma programlarını gerçekleştirirler. Ayrıca tüm milli bayramlara, kamu yararına düzenlenen çok sayıda faaliyete, anma günlerine ve kültürel etkinliklere katılım sağlarlar.
Seymenlik Geleneği
Seymenlik Geleneği Ankara’nın yerel kimliğinin en önemli ögesi olup Ankaralılar için tarihi, kültürel ve sembolik anlamı büyüktür. Bir sivil inisiyatif kurumu ve savunma birimi olan Seymenlik geleneği, Orta Asya’daki “Sökmen” geleneğinin Horasan, Anadolu ve Balkanlar’daki devamıdır.
Tarihi kaynaklarda Sökmen; “kahraman, yiğit, savaş saflarını yaran öncü kuvvetler veya kervanları koruyan muhafızlar” olarak tanımlanır. Sökmen geleneği Horasan bölgesinde “Segban” geleneğinin oluşmasına da kaynaklık etmiştir.
Anadolu’nun yurtlaştırılmasında önemli roller üstlenmiş olan Seymenlik geleneğinin Ankara’da en rafine şekilde kurumsallaşmasında 13 ve 14’üncü yüzyıllar Anadolu’sunda önemli bir toplumsal güç olan Ahilik Kurumu ile bu dönemlerde Ahiler’in en güçlü olduğu şehir olan Ankara’da kurdukları ve bir nevi “cumhuriyet idaresi” niteliği taşıyan “Ankara Ahiler Devleti”nin etkisi büyüktür.
Ankara Ahilerinin Seyfi (Kılıç) kolu olan Seymenler; Yiğit Alayları, Esnaf Alayları kurarak bu devletin savunma birimlerini oluşturmuştur.
Bir Anadolu Eri, bir Ankara Yiğidi ve bir Eskiçeri kurumu olarak Seymenlik Geleneği, Yeniçeri Ocağı’nın kuruluşuna da öncülük etmiştir.
27 Aralık 1919: Büyük Seymen Alayı ve Kızılca Gün Geleneği
Seymenlik Geleneğinin bir diğer önemli özelliği de, Kızılca günlerde devlet kurma ve lider seçme geleneği olan “Seymen Alayları”dır. En son Seymen Alayı ise 27 Aralık 1919’da kurulmuştur.
27 Aralık 1919’da Mustafa Kemal Atatürk’ü 3000 atlı 700 yaya Seymenden oluşan büyük bir Seymen Alayı ile karşılayan Seymenler ve Ankaralılar, Büyük Seymen Alayının düzenlendiği bu tarihi günü, karanlık bir dönemi kapatıp, aydınlık bir geleceğe geçişi müjdelediği inancıyla "Kızılca Gün" olarak tanımlarlar. “Davul, Sancak, Sinsin ve Seymen Alayı” sembolleriyle Kızılca Günler aynı zamanda yeni bir devletin kuruluşunu ve yeni bir liderin seçilişini müjdeleyen günlerdir.
“27 Aralık 1919”da binlerce Seymen ve on binlerce Ankaralının oluşturduğu Seymen Alayı ile Mustafa Kemal, Türk Bağımsızlık Hareketinin yeni Lideri olarak seçilmiş ve “fiilen” o gün yeni bir devlet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur.
Seymenlerimiz Ankara Kulübü Genel Merkezi’nde (Ankara Konağı ve Abidinpaşa Köşkü) ve Şubelerimizde eğitim çalışmalarını sürdürmektedir. Seymen çalışmalara yeni katılımlar bu köklü geleneğimizin yaşatılmasına ve yaygınlaşmasına büyük katkı sağlayacaktır.
Ayrıca unutulmamalıdır ki 27 Aralık 2019’da Kızılca Gün’ün 100. Yıldönümünü kutlayacağız. Bu önemli yıldönümünde, 100 yıl önce olduğu gibi binlerce Seymenimiz ile Ankara meydanlarında olacağız. Yeni katkı ve katılımlar bizlere büyük güç verecektir.
Bacıerenler (Anadolu Bacıları-Bacıyan-ı Rum)
Bacıerenler, diğer adıyla Anadolu Bacıları Teşkilatı, 13’üncü yüzyılda Ortaçağ Anadolu’sunda doğmuş ve dünyada modern saiklerle kurulmuş ilk kadın örgütlenmesidir.
Anadolu Bacılarının lideri, Milli filozofumuz Ahi Evren’in eşi Fatma Bacı’dır. Merkezi ise Ankara’da, Polatlı-Sincan ilçe sınırlarında yer alan ve adını Anadolu Bacılarından alan Bacı Nahiyesidir. Bacı Nahiyesinde yeralan tarihi Camii ve Türbenin Fatma Bacı’ya ait olduğuna inanılmaktadır.
Anadolu Bacıları; kaç-göç bilmeyen, çarşıda-pazarda, tezgâh başında, üretimde, hayatın hemen her alanında yer alan aydınlık yüzlü Türk kadınlarıdır.
Bacıerenler aynı zamanda savaşçı kadınlardır. Doğu’dan Moğol, Batı’dan Latin istilalarına karşı Anadolu’nun yiğitçe savunulmasında ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşundaki işlevleri tüm tarihçiler tarafından önemle vurgulanmaktadır.
İlk akademik tarihçimiz Ord. Prof. Dr. Fuat Köprülü, Anadolu Bacılarını Osmanlı İmparatorluğu’nu kuran Anadolu Gazileri, Anadolu Ahileri ve Anadolu Abdallarıyla birlikte dört büyük toplumsal güçten biri olarak ifade eder. Dönemin Arap Gezgini İbn-i Battuta ise ünlü Seyahatnamesinde Anadolu kadınlarının hayatın her alanında yer aldığını ve toplumsal statülerinin çok yüksek olduğunu hayranlık ve şaşkınlıkla anlatır.
Ahi gelenekleri Osmanlı İmparatorluğu döneminde yüzyıllar boyunca zayıflayarak da olsa devam etmiştir. Ancak, Ahilerin kadın kolu işlevi gören Anadolu Bacıları geleneği ise zaman içerisinde unutulmuş ve haliyle Anadolu kadınlarının toplumsal statüsü yüzlerce yıl içerisinde düşündürücü ve üzüntü verici şekilde gerilemiştir.
Ankara Kulübü Derneği, Anadolu Bacıları geleneğini yaşatmak amacıyla “Bacıerenler Kolu”nu oluşturmuştur. Derneğimiz, halk müziği ve halk oyunları başta olmak üzere, tüm toplumsal-kültürel boyutlarıyla bu köklü geleneği araştırmayı, geliştirmeyi, yaşatmayı ve gelecek kuşaklara aktarmayı hedef olarak belirlemiş ve bu amaçla çalışmalarını yoğun şekilde sürdürmektedir.
Bacıerenlerimiz Ankara Kulübü Genel Merkezi’nde (Ankara Konağı ve Abidinpaşa Köşkü) ve Şubelerimizde eğitim çalışmalarını sürdürmektedir. Her yaştan kadınların çalışmalarımıza katılımından büyük mutluluk duyarız.
Ankara Kulübü Derneği Genel Merkezi: Ankara Konağı
16 Mayıs 2015 tarihinde hizmete giren Ankara Konağı, Başkent Ankara’mızın ve Ankaralıların sivil temsilcisi olan Ankara Kulübü Derneği’nin mülkü olup amblemi, dünyada sadece Ankara Gölbaşı’nda yetişen “Sevgi Çiçeği”dir.
Ankara Konağı; Ankara Kulübü Derneği Genel Merkez Binası, Ankara Araştırmaları Merkezleri, Ankara vakıfları ve ilçe derneklerinin merkezleri, Başkent Ankara Dergisi Ofisi, Ankara Yemekleri Lokantası, Ankara Hediyelikleri Dükkânı, kına-düğün ve toplantı salonları, kır bahçesi ve Ankara manzaralı teraslardan oluşmaktadır.
Başta “Seymenlik Geleneği” ve “27 Aralık Ruhu” olmak üzere, Ankara’mızın ve Ankaralıların tarihi değerleri, yerel özellikleri, gelenek-görenekleri, etnografyası, el sanatları, mutfak kültürü bu mekânda yaşatılmakta ve tanıtımı yapılmaktadır. Konak, Ankara’ya ilişkin objeler, resimler, fotoğraflar gibi koleksiyon malzemelerinin sergilendiği bir “Ankara Kent Müzesi” olarak da işlev görmektedir.
Ankaralıların sivil toplum, bilim, sanat, sergi ve kültür merkezi olan Ankara Konağı, Ankara kent kimliğinin ve Ankaralılık ruhunun en özgün şekilde yaşatıldığı, Ankara’nın değerlerinin tanıtıldığı ve gelecek kuşaklara aktarıldığı, başta Başkentli hemşerilerimize olmak üzere, Başkentimize ziyarete gelen yerli ve yabancı turistlere Ankara’nın tanıtımının yapıldığı önemli bir uğrak yeridir.
Tarihi Abidinpaşa Köşkü: Ankara Kültür ve Sanat Evi
Dönemin Ankara Valisi olan Abidin Paşa tarafından 1880'li yıllarda yaptırılan Abidinpaşa Köşkü, Ankara'nın en önemli ahşap mimariye sahip tarihi eserlerinden birisidir. 1 Temmuz 1920 yılında ise resmi adıyla "Zabit Namzetleri Talimgâhı” olarak Milli Mücadele Ordusuna subay yetiştirmek üzere hizmete girmiştir. Kurtuluş Savaşı döneminde İstanbul'dan ve Anadolu’dan gelen askeri öğrenciler burada kalmış ve Türkiye Cumhuriyetinin ilk harp okulunun temelleri bu binada atılmıştır.
Çankaya Belediyesi'nin mülkiyetinde olan ve bulunduğu semte de adını veren Abidinpaşa Köşkü, uzun yıllar Ankara Kulübü Derneği Genel Merkezi olarak işlev görmüştür. Günümüzde ise bu tarihi bina geçmişine yakışır bir mizansenle "Ankara Kültür ve Sanat Evi” olarak Ankaralıların hizmetine sunulmuştur.
Milli Mücadele döneminde “teğmen” eğitimi verilen bu binada bugün “seymen” eğitim çalışmaları sürdürülmektedir.
Başkent Ankara’mızın en önemli konaklarından olan Tarihi Abidinpaşa Köşkü, kısa zaman içerisinde Ankara’ya gelen yerli ve yabancı turistlerin ziyaret edeceği, Ankaralı hemşerilerimizin etkin şekilde kullanacağı bir kültür-turizm noktası olarak hizmete girecektir.