Saygıdeğer Üyelerimiz, Değerli Başkentliler,
Cumhuriyetimizin Kuruluşunun ve Ankara’nın Başkent Oluşunun 87’nci yıldönümü etkinlikleri kapsamında düzenlediğimiz “Geleneksel 15’inci Ankaralı Ressamlar ve Ankara Resimleri Sergisi” açılışına hoş geldiniz.
Malumunuz olduğu üzere “Ekim ayı” Ankaramız ve Ülkemiz tarihi açısından önem taşıyan günlerle doldur. Bunlardan ilki Büyük Önder’in Ankara Hemşehriliğini kabulünün yıldönümü olan “5 Ekim”dir. Diğeri Ankaramızın Genç Türkiye Cumhuriyetinin Kalbi, Ülkemizin siyasal başkenti ve demokrasinin beşiği olarak taçlandırılışının yıldönümü olan “13 Ekim”dir. Bir diğeri ise Cumhuriyetimizin İlanı olan “29 Ekim”dir. 29 Ekim aynı zamanda başta Rıfat Börekçi olmak üzere 1919’da Ankara Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kuruluş yıldönümüdür.
Bizler, Ankara Kulübü olarak, 2003 yılından bu yana “5–13 Ekim” tarihleri arasında kalan günleri “Ankara Kültür ve Sanat Günleri” adı altında kutlamaktayız. İşte bu anlamlı günde artık gelenekselleşmiş olan “Ankaralı Ressamlar ve Ankara Resimleri Sergisi” açılışı için bir araya gelmiş bulunmaktayız.
Ankara, ülkemizin siyasal başkenti olduğu gibi, 1923’ten bu yana resim ve plastik sanatlar alanında da ülkemizin en önemli merkezlerinden biri niteliği kazanmıştır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Başkent Ankara’da, Halkevleri, İnkılâp Sergileri ve Devlet Sergileri şehirdeki çağdaş sanat hareketlerinin ilk gelişmelerine kaynaklık etmişlerdir. Bu girişimlerin yanı sıra devletin resmi kurumları da kültür ve sanatı destekleyen özendirici katkılarda bulunmuşlardır. İstanbul Batı etkisini ve büyük ölçüde kent yaşamının tüm özelliklerini sanatta yansıtırken, Ankara büyük ölçüde “Anadolu yaşamını” ve “yerel özgünlükleri” işlemiştir. Ankara’daki sanat hareketi, yöreselliği ile kişisel sanat deneylerini başarılı bir şekilde yakalamaya çalışmıştır. Başkentte Cumhuriyet’in ilk yıllarından günümüze halkla ilişkili ve bütünleşmiş bir resim gelişimi dikkati çekmektedir.
Kurtuluş savaşı yıllarında küçük bir kasaba görünümünde olan Ankara, Cumhuriyetin ilk yıllarıyla birlikte hızla gelişmiş ve bu gelişme 1930’lu yıllarda kültür ve sanat alanlarına da yansımıştır. Böylece, Başkent Ankara İstanbul’un peşi sıra ülkemizin ikinci sanat merkezi haline gelmiştir. Bununla birlikte bu dönemde genel olarak ülkede sanat hareketlerinin oldukça sınırlı bir düzeyde kaldığı gözlenmektedir. Bu nedenle diğer birçok alanda olduğu gibi sanatta da ilk adımları atan ve sanatı teşvik eden aktör, kamu sektörü yani devlet olmuştur. Bu durum haliyle Başkent Ankara merkezli olarak kamu destekli sanat faaliyetlerinin artmasını sağlamıştır. Özellikle Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde açılmaya başlayan Devlet Resim ve Heykel sergileri Ülkemizde ve Başkent Ankara’da sanatın gelişmesine önemli katkı sağlamıştır. Bununla birlikte, bu tür sergiler oldukça sınırlı sayıda olmuş ve ancak küçük sanatçı gurupları varlık gösterebilmişlerdir.
1930’lu yıllarda gelişme gösteren “yerel-yöresel” sanat anlayışı Ankaralı ressamları İstanbullu ressamlardan önemli ölçüde ayırmıştır. Ankaralı ressamlar çevre gözlemlerine önem vermişler ve yerel motifleri ve tatları, güncelliğe tercih etmişlerdir. İstanbul'dan gelen çağdaş evrensel değerler, Ankara’da yerel değerlerle bütünleşmiştir.
İstanbul ile Ankaralı ressamlar arasında konu ve anlatım olarak farklılıklar olsa da, Türk resminin 1940’lardan günümüze kadar gelen genel eğilimleri her iki çevre için de geçerli olmuştur. Bunu özellikle “simgeci-fantastik”, “lekeci” ve “anlatımcı” eserlerde görmekteyiz. Ankaralı sanatçılarda her ne kadar yöresel eğilimler ağır bassa da, görsel sorunlar kişisel bir anlatım dili yakalamak için sadece birer amaç olmuştur. Bu kapsamda özellikle Orhan Peker, Turan Erol, Duran Karaca, Oya Katoğlu, Kayıhan Keskinok, Nevzat Akoral ve Nuri Abaç, gibi Ankaralı sanatçılarda yöresel konulu anlatımları yakalama eğiliminin ağır bastığı gözlenmektedir.
Diğer yandan, görüntüyü bozup-değiştirmek ve yeni görüntüler elde etmek, Ankara’da 1945 sonrası doğumlu sanatçıların bir eğilimi olmuştur. Bu sanatçılar sanat eğitimlerini Fransa ve Almanya’da tamamlamış ve yurda dönüşlerinde Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nde görev almışlardır. Bu kuşaktan başlıca ressamlar olarak; Veysel Günay, Zahit Büyükişleyen, Zafer Gençaydın, Hayati Misman, Hüseyin Bilgin, Nihat Tandoğan, Hasan Pekmezci, Mustafa Ayaz ve Orhan Kurt’un öne çıktığı belirtilebilir. İsmini saydığımız bu Ankaralı sanatçılar evrensel değerleri gözden kaçırmadan, bireysel yeni ifade yolları aramışlar ve bunun çabasını vermişlerdir.
Soyut resim anlayışının geçmişi Ankara’da çok eski değildir. Üstelik, genç kuşak sanatçılar iki yön arasında her zaman bir denge arayışının kaygısını duyumsamışlardır. Birinci yön sanatın evrensel değerleri, ikincisi de ulusal yani özgün yerel değerlerdir. Asıl kimliklerini 1970’ten sonra ortaya koyan genç kuşak sanatçılar soyut resim eğilimlerini ancak bu alanda özgün eserler çıkarabildikleri sürece sürdürmüşlerdir. Bununla birlikte, soyut özgün eserler de her zaman kaynağını geleneksel kültürden almıştır.
Toplumsal ya da toplumcu gerçekçi sanat anlatımı soyut sanat gibi başkentli sanatçılar tarafından ilgi gösterilmiş bir akımdır. Toplumcu sanat sadece Ankara’da değil, genel olarak Türk resminde 1940’tan sonra yeni bir anlam ve içerik kazanmaktadır. Toplumsal koşullardan sanatı uzak görmeyen bu çizgi sanata işlerlik kazandırmak eğiliminde olmuştur. Aynı zamanda işlevinde görsel bir özelliğinin olduğunu vurgulamışlardır. Bu akımın temsilcileri mesajın ancak resimsel bir değer kazandığında geçerli olabileceğini öne sürmektedirler.
1933’te ilk “İnkılâp Resimleri Sergisi”, 1935’teki “Utku Plastik Ar Sergisi”, Ankara Halkevi Ar Şubesi’nin geleneksel sergileri, bugünkü Opera yapısında Ankara Sergievi’nin 1938’de açılışı ve nihayet 1939’dan başlayarak her yıl düzenli biçimde Devlet Resim ve Heykel sergilerinin geleneksel duruma sokulması gibi olaylarla biçimlenen Ankara sanat ve kültür ortamı, Başkent Ankara’yı İstanbul’un yanında ve hatta yer yer önüne geçerek Türk resmine katkıda bulunan önemli bir merkez yapmıştır.
Ankara Kulübü de sanata destek veren derneklerin başında gelmektedir ve bu kapsamda son 15 yıldır her yıl bir veya iki sergi ile Ankaralı ressamların Ankaralılar ile buluşmasına aracılık etmektedir. 2010 yılında 15’incisini gerçekleştirdiğimiz ve artık gelenekselleşen “Ankaralı Ressamlar ve Ankara Resimleri Sergisi”nde “Ankaralı” veya “Ankara resimleri çalışan” ressamlar bir araya gelmişlerdir. Sergiye resimleri ile katkı sağlayan ressamlarımız şu isimlerden oluşmaktadır: Aysun Tümer, Handan Kayakökü, Kayhan Aybatlı, Kemal Altay, Kemal Çelik, Meral Otan, Mustafa Kumcu, Narin Ölmez, Nigar Kalıpçı ve Ünal Şahin.
Sergimiz Ekim ayı boyunca açık olacaktır. Sergimize katılımlarıyla destek veren başta Ressamlarımız olmak üzere emeğini esirgemeyen tüm dostlarımıza teşekkür ediyor, Sergi açılışımıza katılan tüm Üyelerimize ve Başkentlilere tekrar hoş geldiniz diyorum.