18 Mart 2010, Cumartesi, 19:00,Abidinpaşa Köşkü
Saygıdeğer Ankaralılar, Değerli Üyelerimiz ve Konuklarımız,
Bugün Çanakkale Savaşlarının başlangıcının 95’inci yıldönümünü anıyoruz… Bildiğiniz üzere 18 Mart, Çanakkale Şehitlerini Anma Günü olarak kutlanmaktadır… Çanakkale savaşlarında 250 binin üzerinde askerimiz şehit düştü. Düşman kayıpları ise bu rakamın üzerindedir… Çanakkale Savaşlarının unutulmaz kahramanı, Anafartalar Grup Komutanı Mustafa Kemal’in başarısı ileride başlayacak Ulusal Kurtuluş Savaşımızın da kaynağı olmuştur…
Bağımsızlığımızı savunmak, yurt topraklarımızı korumak için yapılan savaşlar kutsaldır. Çanakkale ve Ulusal Kurtuluş Savaşımız ise kutsal olan destanlaşmış savaşlarımıza birer örnektir… Bu büyük zaferlerimizin mimarı şehit ve gazilerimizi bir kez daha saygıyla anıyoruz… Aramızda Gaziler Derneğimizi temsilen katılan Kore ve Kıbrıs Gazileri de yer almakta… Başta Gazilerimiz olmak üzere tüm katılımcılara hoş geldiniz diyorum…
Çanakkale Savaşı yalnız bizim tarihimizin değil, yakın dünya tarihinin de en önemli savaşlarından biridir. Çanakkale Boğazı’nı savaş gemileriyle zorlayarak aşma, böylece İstanbul’a kavuşma isteği Avrupa büyük devletlerinin öteden beri özlemi olmuştur.
18 Mart 1915’te İngiliz ve Fransız savaş gemilerinden oluşan o dönemin en büyük deniz gücü, üç filo olarak sabahleyin Çanakkale Boğazı’na girdi. İngiliz ve Fransızlar zayıf Türk donanmasını kolayca susturarak Boğaz’ı kolayca geçeceklerini umuyorlardı… Fakat öyle olmadı… İtilaf Devletleri Çanakkale Boğazı’nı denizden aşamadılar. Nitekim büyük kayıplar vererek Çanakkale Boğazının geçilemeyeceğini öğrendiler.
İtilaf devleri Çanakkale Boğazı’nı savaş gemileriyle aşamayınca bu kez çıkarma yapmayı planladılar. Artık Çanakkale kara savaşları başlıyordu. Kara savaşında düşmanın nereden çıkarma yapacağı tartışıldı. Mustafa Kemal Kabatepe ve Seddülbahir’den, Alman komutan Von Sanders ise Bolayır ve Anadolu yakasından çıkarma yapılabileceği görüşündeydi. Alman komutanı Von Sanders’in görüşü ağır bastı ve askerler o yöreye yerleştirildi. Ancak, düşman güçleri 25 Nisan 1918 sabahı Mustafa Kemal’in düşündüğü noktadan saldırdı.
19’uncu Tümen Komutanı Mustafa Kemal Kocaçimen’de, Conkbayır’da savaştı. Cephanesi biten askerlere: “Süngü tak” emrini verdi. Daha sonra “Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölene kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar geçebilir” dedi. Nitekim, tarihin en büyük siper savaşı başladı. Siperler arası uzaklık 8–10 metre kadardı. Türk siperlerinden hiçbir asker ayrılmıyordu. Şehit düşenlerin yeri hemen dolduruluyordu. Her adım başına bir mermi düşüyor, toprak adeta tüterek kaynıyordu... Kısa sürede Türk ordusu her yerde büyük başarılar kazandı. Düşman şaşkına döndü, bozguna uğradı… Böylece 1915 baharında parlak umutlarla karaya ayak basan birleşik düşman ordusu, 1916 kışında bozguna uğrayarak çekip gitti.
Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi’ndeki deniz ve kara savaşları hakkında yüzlerce makale yazılmış, kitap yayınlanmıştır. Ancak, bu cephedeki hava savaşları büyük ölçüde ihmal edilmiş ve neredeyse hiç hava savaşı yaşanmamış gibi bir izlenim oluşmuştur. Bu yanılgı öylesine derindir ki; askeri bir tarihçimiz bile, bir açık oturum programında “Çanakkale Cephesinde sadece 3 uçağımız vardı ve harekâta hiç etkileri olmamıştır” şeklinde ifade kullanmıştır.
Türkiye’de Çanakkale Cephesi’nin bu bilinmeyen yönü yurtdışındaki çalışmalara da yansımıştır. Yabancı yayınlarda Çanakkale Cephesindeki hava savaşları çok az yer almaktadır. Ayrıca, bu konudaki genel bilgi boşluğundan faydalanarak, İngiliz ve Fransız hava gücünün Çanakkale Cephesi’nde başarılı olduğu şeklinde abartılı ve gerçek dışı anlatımlar yapılmıştır. Aynı bilgi eksikliğinden dolayı, Türkiye’de yapılan yayınlarda, Çanakkale Cephesi’nde düşman hava gücünün daha başarılı olduğu şeklinde son derece yanlış ve vahim ifadeler yer almaktadır.
Hâlbuki; birkaç uçaktan oluşan küçük bir birlik olarak Çanakkale Cephesi’nde faaliyete başlayan Osmanlı Ordusu havacıları savaşın ilk günlerinden itibaren çok önemli hava keşifleri ile düşmanın her türlü hareketini tespit etmiştir. Daha sonra, uçak ve havacı sayısı artıkça düşman birliklerine karşı çok etkili harekâtlar gerçekleştirmişlerdir. Savaşın ilerleyen döneminde, sayıca düşman hava gücünden daha az sayıda uçağa ve daha kısıtlı imkânlara sahip olmalarına rağmen, Osmanlı Ordusu havacıları Çanakkale semalarında hava üstünlüğü kurmuşlardır.
Çanakkale Savaşı’nın başlangıcının 95’inci yıldönümünde ODTÜ Tarih Bölümü Öğretim Görevlisi Bülent Yılmazer tarafından sunulacak “Çanakkale Savaşı’nın Bilinmeyen Cephesi: Hava Savaşları” adlı bugünkü konferans ve Bülent Yılmazer’in özel koleksiyonundan fotoğrafların yer aldığı bu sergi ile Çanakkale Cephesindeki hava savaşları hakkında bilinen yanlışların giderileceğine, bilinmeyen gerçeklerin ise ortaya konulacağına yürekten inanıyorum.
Çanakkale Cephesi’nde büyük bir özveri ile görev yapan kahraman havacılarımızın bu cephede yaşadıkları olaylar, çekilen sıkıntılar, görev bilinci ile üretilen çözümler, yapılan fedakârlıklar, cesaretle yerine getirilen görevler ve elde edilen başarılar; birçoğu daha önceden yayınlanmamış fotoğraf ve belgeler eşliğinde Siz değerli katılımcılarla ve ilerleyen günlerde Sergimizi gezecek izleyicilerle paylaşılacaktır.
Sözü Sayın Yılmazer’e teslim etmeden önce kısa özgeçmişini Sizlerle paylaşmak istiyorum. 1959 yılında doğan Bülent Yılmazer, 1983 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünden mezun olmuştur. 1986 yılında İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesinde “Uluslararası İşletme İhtisas Programını” tamamlamıştır. Havacılığa olan ilgisi, uçak maketleri yaparak başlamış ve zaman içinde havacılık tarihi üzerine araştırmalara yönelmiştir. Dünyada havacılığın başlamasına paralel bir gelişmesi olan ulusal havacılık tarihimiz üzerine çok az sayıda çalışma olduğunu fark ederek bu konudaki araştırmalarını derinleştirmiştir.
Uçakların askeri amaçla ilk defa kullanıldığı 1911–1912 Osmanlı İtalyan Harbi ve birbiriyle savaşan orduların ilk defa karşılıklı olarak hava gücünden faydalandıkları 1912–1913 Balkan Harbinde askeri havacılık konusunda birçok ilklere öncülük etmiş olan havacılığımızın, Birinci Dünya Harbinde Osmanlı İmparatorluğunun birbirinden çok uzak cephelerindeki başarıları, iki harp arasındaki ve İkinci Dünya Harbi yıllarındaki gelişimi ve NATO üyesi oluşumuzla başlayan jet dönemindeki olaylarını inceleyen çalışmaları bulunmaktadır.
Konuyla ilgili olarak ulusal ve uluslararası askeri tarih kongrelerinde sunulmuş bildirileri vardır. Yerli ve yabancı dergilerde ve kitaplarda yayınlanmış çalışmalarının yanında, Çanakkale Cephesindeki havacılık faaliyetlerini inceleyen “Çanakkale Hava Savaşları (The Air War) ” isimli kitabı 2005 yılında yayınlanmıştır. 2009 yılında, havacılık sanayimizin tarihi gelişimi, bugün bulunduğu durum ve gelecekteki gelişimine ışık tutacak “Türkiye’de Havacılık Sanayi Tarihi (History of Turkish Aviation Industry)” isimli kitabı yayınlanmıştır. Bir şirkette yönetici olarak çalışan Bülent Yılmazer, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Tarih Bölümünde “Havacılık Tarihi” dersi vermektedir. Özel ilgi alanı olarak yürüttüğü çalışmalarda amacını, “Türk havacılık tarihini yurt içinde ve dışında en doğru ve güzel şekilde tanıtmak” olarak özetlemektedir.
Özgeçmişinden de görüleceği üzere Bülent Yılmazer bu alandaki en önemli uzmanlardan biridir. Konferans ve Sergi davetimizi kabul ettiği için Ankara Kulübü adına Bülent Yılmazer’e teşekkür ediyorum… İlerleyen dönemlerde de birlikte yaptığımız çalışmaları sürdüreceğiz…
Burada bulunan tüm katılımcılara katılımlarından dolayı tekrar teşekkür ediyor, tüm Üyelerimiz, Ankaralılar ve Başkentliler için öğretici ve verimli bir konferans ve sergi olmasını diliyorum.
Dr. Metin ÖZASLAN
Ankara Kulübü Derneği
Başkanı