İngiliz tarihçisi Arnold Toynbee Atatürk için şöyle diyordu: "Türkler o kadar şanslı bir millet ki, tarihlerinin en karanlık döneminde tarihlerinin en büyük liderini çıkarmışlardır".
Toynbee'ye bile dişlerini gıcırdata gıcırdata, istemeye istemeye bu sözleri söyleten Atatürk'ün büyüklüğünü tartışmak kimsenin haddi değildir...
Evet bir 10 Kasım'ı daha yaşıyoruz… Türk Kurtuluş Savaşı’nın ve Şanlı Anadolu İhtilali’nin Önderi, Cumhuriyetimizin Kurucusu, Türk Devrimlerinin Mimarı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümsüzlüğe yolculuğunun 77’nci yıldönümü… Tüm dünyanın “Efsanevi Lider” olarak tanımladığı Büyük Önderimizi rahmetle, şükranla, özlemle anıyoruz.
Büyük Atatürk, hem Milli Mücadele, hem de Cumhuriyeti inşa sürecinde daima ileriye bakmış, ileriye yürümüştür. Bugün, Büyük Atatürk’ün yolundan giden bizlere düşen görev de yüzümüzü geleceğe dönmek, ufkumuzu geniş, hedeflerimizi büyük tutmaktır. Bu nedenle 10 Kasımlar matem günü değildir artık…
10 Kasımları aydınlık geleceğimize yönelik atılımlarımızın esin kaynağı olarak görmemiz gerekiyor… Atatürk’e saygının gereğinin bu olduğuna, O’nun manevi huzuruna ancak bu şekilde başımız dik, alnımız açık olarak çıkabileceğimiz inanıyoruz…
Bizler Ankaralılar ve Seymenler olarak, 27 Aralık 1919’da Mustafa Kemal ile çıktığımız yolda, bugün de Büyük Önder’in ilke ve devrimleri ışığında kararlılıkla yürüyoruz.
Bizler inanıyoruz ki Büyük Önder’in düşünceleri ve eserleriyle yarattığı ışık yolumuzu aydınlatmaktadır… Kararlılığı, mücadeleciliği, öncülüğü ve vatanseverliği bize güç vermektedir.
Mustafa Kemal Atatürk ile Ankara adeta özdeştir. Büyük Önder, İstanbul’da, Dolmabahçe’de hasta yatağında “Beni Ankara’ya götürün, ne olacaksa orada olsun” diyerek Ankara’ya olan özlemini dile getirmiştir. Bizler en büyük Hemşehrimizin Atatürk olduğuna ve bu Büyük Liderin sonsuza dek Ankara’da kalacağına inanarak gönlümüzü ferah tutuyoruz… Büyük Önder sonsuza dek, Rasattepe’de, Anıtkabir’de, Ankara’nın Kalbinde, Türkiye’nin Kalbi Ankara’da huzur içinde yatacaktır…
