Değerli Üyelerimiz, Saygıdeğer Başkentliler,
Çok Değerli Hemşehrimiz ve Derneğimizin Üyesi Güven DİNÇER’in sunumu ile bugün gerçekleştireceğimiz “Başkent Oluş Sürecinde Ankara’nın Sosyal ve Kültürel Yapısı” Konulu Konferansa hoş geldiniz...
Bilindiği üzere, ülkelerin başkentlerinin, ülkenin bir başka kentine taşınması veya baştan kurulması şüphesiz çok önemli kararlardır. Ancak, Ankara’nın başkent olması milli mücadele öncesinden başlayarak Cumhuriyetin ilanı ve çağdaşlaşma hareketleri (devrimler) ile devam eden uzun ve onurlu yoldur. Ankara’nın başkent oluşu, başkentin İstanbul’dan Ankara’ya taşınması da değildir. Ülkeyi kurtaran kahramanların, yeni bir toplumu, yeni bir kalkınma ve gelişme anlayışını, yeni bir devleti ve yeni bir başkenti Ankara’da inşa etmeleridir.
Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919 da Samsun’a çıktıktan ve yedi aylık bir yolculuk ve uzun bir bağımsızlık yürüyüşünden sonra 27 Aralık 1919’da Ankara’ya geldi. Mustafa Kemal Samsun’dan Ankara’ya kadar gittiği her yerde yerel yöneticiler, asker ve sivil aydınlarca karşılandı. Her yerde Milli Mücadele davasını anlattı. Tereddütler, kararsızlıklar ve ümitsizlik içindeki insanımızı önce inandırdı ve sonra da yönlendirdi. Büyük Önder Ankara’ya geldiğinde amacını anlatmak ve kendisine destek aramak için vakit kaybetmedi. Ulusal Kurtuluşu ve onun liderini bekleyen Ankara’da, Ankaralılar tarafından heyecanla karşılandı. On binleri aşan karşılayıcıların dört bine yakını ise Ankara’nın Koçyiğitleri Seymenlerdi.
Ankara, tarih boyunca bağımsızlığın anlamını bilen ve bunun bedelini ödeyen bir kenttir. Ankara çevresi insanı için bağımsızlık ve özgürlük bir yaşam biçimidir. Ankara, yiğit, özgür ve bilge insanların kentidir. Ankara, Milli Mücadelenin doğuşunda ve başlangıcında olayları en doğru biçimde izlemiş, gerçekleri anında görmüş ve gerekli tavrı çekinmeden koymuştur. Mustafa Kemal’in Ankara’ya gelişi ve kenti Milli Mücadele’nin merkezi olarak seçmesi tesadüflerin eseri değildir. Bilinçli bir tercihtir. Büyük Önder, Samsun’a çıkmadan önce Ankara’yı bütün özellikleri ile bilmektedir. Yakın arkadaşı A. Fuad Cebesoy Ankara’da Kolordu Komutanıdır. Onunla İstanbul’daki görüşmesinde Anadolu’da bir göreve atanmasını isteyeceğini, bu mümkün olmazsa doğrudan Ankara’ya geleceğini ve orada birlikte mücadele edeceklerini söylemiştir.
Mustafa Kemal ve arkadaşları Samsun’dan başlayarak Amasya, Erzurum ve Sivas’ta milli mücadelenin temellerini atarken, Ankara İstanbul hükümetine karşı tavrını koymuş, onun atadığı yöneticileri Ankara’ya sokmamış ve kendi bağımsız yöneticisini seçerek, emirleri Sivas’taki Mustafa Kemal’den almıştır.
Büyük Önder 27 Aralık 1919’da, önce Ankaralılarla, sonra da Türk ulusu ile bütünleşmiştir. Milli mücadele Ankara’da bir halk hareketine dönüşmüştür. Ankara, Milli Mücadele ve devrimler sırasında tekbir vücut olarak Atatürk’ün arkasında yer almıştır. Parçalanmış bir ulusun ve işgal altındaki ülkenin uyanışı ve milli mücadelenin başlatılarak sonuçlandırılmasında Mustafa Kemal gibi bir öndere sahip olmak Türk Ulusunun şansıdır ve tarihin ona verdiği emsalsiz bir armağandır.
Milli Mücadelenin başarılı olmasında Ankara’nın gösterdiği kararlılık ve destek ile Büyük Önder’in arkasındaki inançlı duruşu da, Kuvay-i Milliyecilerin güç kaynağı olmuştur. Milli Mücadele’nin başlangıcında Anadolu’da yaşanan; belirsizlik, karanlık, düşünsel dağınıklık, tereddüt ve güvensizlik ortamı ile Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışından sonra ve Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında çıkarılan iç isyanlar göz önünde tutulursa, ilk günden itibaren Ankaralıların gösterdiği önsezi, sağduyu ve kararlılık ile Milli Mücadeleye ve Mustafa Kemal’e verdikleri desteğin önemi ortaya çıkar. Ankara kentinin ve Ankaralıların Milli Mücadelede sergilediği bu davranışların temelinde, Ankara ve çevresinin sosyal yapısı ile Ankara’nın uzun yıllara dayanan kent kültürü yatmaktadır.
İşte son derece saygın ve konusunun uzmanı olan Değerli Hemşehrimiz Güven DİNÇER, “Başkent Oluş Sürecinde Ankara’nın Sosyal ve Kültürel Yapısı” adlı bu Konferansta, Ankara’yı biricikleştiren, farklılaştıran Ankara ve çevresinin sosyal yapısı ile Ankara’nın geleneksel kent kültürünü bizlere anlatacaktır.
Sözü sahibine teslim etmeden önce konuşmacımızın kısa bir özgeçmişini Sizlerle paylaşmak istiyorum: 1934 yılında Ankara’da doğan Güven Dinçer’in öğrenim ve çalışma hayatının tamamı Ankara’da geçti. 1953 yılında Ankara Gazi Lisesini ve 1957 yılında da Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. 1960 yılından 1990 yılına kadar Danıştay’da görev yaptı. 1970–79 yıllarında Danıştay Savcılığı görevlerinde bulundu. 1979 yılında Danıştay Üyeliğine seçildi ve Danıştay Üyeliği sırasında Danıştay Genel Sekreterliği görevinde de bulundu. Danıştay tetkik Hâkimliği sırasında 1962–63 yılların Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsünde, 1969–70 yıllarında, Lahor’daki Pakistan Administrative Staff College’de Amme İdaresi Eğitim programlarına katıldı. 1990 yılında Anayasa Mahkemesi Üyeliğine seçildi. 1999 yılında Anayasa Mahkemesi Başkan Vekilliğinden emekli oldu.
1982 yılında kabul edilen idari yargı kanunlarının (Danıştay Kanunu, İdari Yargılama Usulü Kanunu, İdare Mahkemeleri, Vergi Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemeleri Kanunu) tasarılarını, Prof. Dr. Şeref Gözübüyük ile birlikte hazırladı. Ayrıca, saklama esasına dayanan ilk arşiv yönetmeliği olan Danıştay arşiv yönetmeliğini hazırladı. Ülkemizde hukukta bilgisayar uygulanması çalışmalarına öncülük etti. Danıştay bilgi erişim sistemini (Bilgi Bankasını) kurdu. Danıştay Genel Sekreterliği sırasında 1990 yılında toplanan Ulusal İdare Hukuku Konferansını düzenledi.
Güven Dinçer emeklilik döneminde, Ankara ile ilgili çeşitli konularda kültürel çalışmalar yapmaktadır. Kurucuları arasında bulunduğu Ankaralılar Vakfının 2000–2004 yılları arasında vakıf başkanlığı yaptığı dönemde Ankara ile ilgili sergiler açtı. Sergi albümleri, kitaplar, harita ve takvimler yayımladı. Bilimsel toplantılar düzenledi. Ankara türkülerinin çok seslendirilmesine öncülük etti. Ankara’nın tarihi, kültürel ve güncel konuları hakkında pek çok yazı yayımladı. Güven Dinçer Ankara Kulübü ve Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu üyesidir. Kurucuları Arasında olduğu Vakıf ve Dernekler ise şunlardır: ÇAĞSAV, Çağdaş Sanatlar Vakfı; Ankaralılar Vakfı; Koleksiyoncular Derneği
Kısa özgeçmişinden de görüleceği üzere Güven Dinçer çok saygın bir hukukçu kimliği yanında, aynı zamanda çok değerli bir Ankara Uzmanı ve hepsinden önemlisi Ankara Sevdalısıdır. Güven Dinçer ile bu konferansta buluşmak ise bizler için bir bilgilenme kaynağı olması yanında bir gurur kaynağıdır da… Konferansın verimli geçeceğini umarak tüm katılımcılara katılımlarından dolayı tekrar hoş geldiniz diyor, teşekkür ediyorum...
Dr. Metin ÖZASLAN
Ankara Kulübü Derneği
Başkanı