24 Kasım 2009, Abidinpaşa Köşkü, 18:30
Saygıdeğer Üyelerimiz, Değerli Hemşehrilerim,
Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte, eğitim alanında başlatılan yeniliklerden biri, 1 Kasım 1928 tarihinde çıkarılan 1353 Sayılı Kanunla, Arap alfabesi yerine Latin alfabesinin kabul edildiği “Harf Devrimi”dir. Böylece, yeni harflerin öğrenilmesi ve okur-yazar sayısının artırılması konusunda büyük bir seferberlik başlatılmıştır.
Böylesi bir eğitim seferberliği gereklidir, zira, Cumhuriyet’in Osmanlı’dan devraldığı eğitim mirası hiç de iç açıcı değildir. Ülkede bırakın okul bitirme oranlarını, okuma-yazma bilenlerin oranları dahi çok düşük düzeyde kalmaktadır. Toplam nüfusun içerisinde öğrencilerin oranı yüzde 2,9 ile çok küçük bir paya sahiptir. Bu oranın önemli bir bölümünü de yüzde 2,8 oranıyla ilkokul öğrencileri oluşturmaktadır. Ortaokul öğrencilerinin oranı onbinde 5 iken, lise öğrencilerinin oranı ise ancak onbinde 1 düzeyinde kalmaktadır. Böyle bir tablo içerisinde eğitim seferberliği ve toplumun eğitim seviyesinin hızla yükseltilmesi ivedilik arz eden bir gereklilik olarak öne çıkmıştır.
Nitekim, 24 Kasım 1928 tarihinde açılan Millet Mektepleri'nde büyük bir eğitim seferberliği çerçevesinde yaşlı, genç, çocuk, kadın tüm toplum kesimlerine yeni harflerle okuma yazma öğretilmiştir. Millet Mektepleri'nin açılışı ve Atatürk'ün Başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım günü ise Atamızın 100’üncü doğum yıldönümü olan 1981 yılından bu yana “Öğretmenler Günü” olarak kutlanmaktadır.
Büyük Önder Atatürk ülkemizin gerçek kurtuluşunda, bağımsızlığında ve gelişmesinde en önemli rol ve sorumluluğun öğretmenlerde olduğuna inanmıştır. Bu inancını 1923 yılında yaptığı bir konuşmada şu sözlerle ifade etmiştir.
“Memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefe, gerçek mutluluğa ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri memleketin geleceğini yoğuran irfan ordusudur. (…) Bir millet, irfan ordusuna sahip olmadıkça savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferin köklü sonuçlar vermesi mümkün değildir. Gerçek zafer, ancak irfan ordusuyla mümkündür. Bu ikinci ordu olmadan birinci ordunun elde ettiği kazanımlar sönük kalır.”
Büyük Önderin ”Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” sözü gerçekleştirilmeye çalışılan birçok girişimin nasıl yapılacağının öz ifadesidir aslında. Nitekim, Kurtuluş Savaşı’nın hemen ardından Anadolu’ya koşarak giden nice isimsiz kahraman, ülkesinin gerçek kurtuluşu ve kalkınması için varını yoğunu ortaya koyan Cumhuriyet öğretmenleri, bu sözün gereğini yerine getirmenin sorumluluğunu hiçbir zaman unutmamışlardır.
Gerçekten de öğretmenler, çocuk ve gençleri her yönüyle yaşama hazırlama gibi son derece önemli bir toplumsal role sahiptirler. Öğretmenlik adeta bir “insan yetiştirme” sanatıdır… Bu nedenle, öğretmenlik mesleği büyük fedakârlık ve önemli sorumluluk gerektirmektedir. Öğretmen sahip olduğu bilgiyi öğrencilere aktarmanın yanı sıra öğrencileri kişiliğiyle de etkilemektedir. Bu nedenle öğretmenler gelecek nesillerin örnek aldıkları kişilerdir.
Öğretmenler Günü, öğretmenlerimizin ülkemiz ve toplumumuz açısından değerini bir kez daha düşünüp anlamamızı sağlayan önemli bir gündür. Bununla birlikte, Atatürk’ün 86 yıl önce, 1923 yılında önemini vurguladığı öğretmenler ve eğitim konusunda bugün geldiğimiz aşamada ne durumdayız acaba? Atatürk’ün “irfan ordusu” olarak ifade ettiği öğretmenlerimize layık oldukları değeri vermekte miyiz? Atatürk’ün arzuladığı “irfan ordusu”na kavuşabildik mi? Bu sorulara maalesef tatminkâr cevap vermekten oldukça uzaktayız.
Ankara’nın en köklü sivil temsilcisi olan Ankara Kulübü her yıl olduğu gibi bu sene de Öğretmenler Gününü bir dizi etkinlik çerçevesinde kutlamaktadır. Kadınlar Kolumuz tarafından düzenlenen bu yılki etkinlikler şunlardır:
İlk etkinliğimiz “Millet Mekteplerinden Baş Öğretmenliğe Karanlıktan Aydınlığa Öğretmenlerimizle 81 Yıl” adlı Panel’dir. Panelimizde son derece saygın iki konuşmacı yer almaktadır. İlk konuşmacı, Atılım Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Milli Eğitim Bakanlığı Eski Müsteşarı Prof. Dr. İsmail Bircan’dır. Sayın Bircan hayatını eğitime vermiş çok değerli bir bilim insanı ve bürokrattır. Çok sayıda yayın ürettiği ve öğrenci yetiştirdiği akademik kariyeri yanında, uzun yıllar boyunca bürokraside de eğitim alanında önemli çalışmalara imza atmıştır. Sayın Bircan’ın bürokrasideki, Devlet Planlama Teşkilatı’ndaki görevi esnasında birlikte yakın çalışma dönemimiz olmuştur. İkinci konuşması ise Milli Eğitim Bakanlığı, Ticaret-Turizm Genel Müdürlüğü görevini sürdürmekte olan değerli hemşehrimiz ve üyemiz Sayın Muratbey Balta’dır.
Bir diğer etkinliğimiz el sanatkârı ve üyemiz Sayın Barış Eldem tarafından hazırlanan “Belgesel Folklorik Bebekler Sergisi”nin Açılışıdır. Sergide Ankaramızın geleneksel sosyal yaşamına ilişkin kesitler Sayın Eldem’in el ve göz nuru ürünleriyle canlandırılmaktadır. Keyifle izleyeceğinizi tahmin ettiğim Sergi açılışından sonra ise çok değerli üyemiz TRT Türk Halk Müziği Sanatçısı Emine Koç tarafından verilecek “Ankara Türküleri Konseri”ni izleyeceğiz.
Öğretmenler Günü etkinliğimizde bizlerden desteğini esirgemeyen Sayın Prof. Dr. İsmail Bircan’a, Sayın Muratbey Balta’ya, Sayın Barış Eldem ve Sayın Emine Koç’a Ankara Kulübü ve Ankaralılar adına teşekkürü bir borç bilirim. Ayrıca, bu etkinliklerin düzenlenmesinde Derneğimizin Kadınlar Kolunda büyük bir özveriyle ve coşkuyla çalışan üyelerimize ve hepsinin şahsında Kadınlar Kolumuzun Değerli Başkanı Sayın Fatma Barkçin’e teşekkür ediyor, başarılı çalışmalarının devamını diliyorum.
Saygıdeğer Üyelerimiz, Değerli Ankaralılar, sözlerimi bitirmeden önemli bir konunun altını çizmek istiyorum. Benim çok önemsediğim bu konu Başkent Ankaramız’ın da Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkenti olmanın yanı sıra, Türkiye’nin Öğretmenlerini yetiştiren bir Öğretmen Kenti, bir “Eğitim Başkenti” niteliği taşımasıdır. Zira, Ankara’da bulunan dört devlet üniversitesi ile diğer yüksek eğitim kurumlarında lisans ve lisansüstü eğitim gören 150 binin üzerinde öğrenci bulunmaktadır. Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerin genç öğretim üyesi adayları Ankara’daki özellikle dört kamu üniversitesinde doktora yapmaktadır. Ankara’daki üniversitelerimizden mezun olan yüz binlerce öğrenci, mezuniyet sonrasında ülkemizin tüm yörelerinde hizmet vermektedir. Rakamlarla da görüldüğü gibi Ankara tam anlamıyla ülkemize eğitim kadroları yetiştiren bir Eğitim Başkenti niteliği taşımaktadır.
Ankara’nın üniversite ve yüksek eğitim alanında Türkiye’nin başkenti olması Ankaramızla gurur duyduğumuz, şehrimizin önemli bir potansiyelidir. Ankara için geliştirilecek kalkınma stratejileri, planları ve uygulamalarında, Ankara’nın üniversite ve yüksek öğrenim alanlarındaki potansiyelinin harekete geçirilmesi öncelikle ele alınması gereken konuların başında gelmektedir. Bu kapsamda, Ankara’daki üniversitelerin, tüm alt ve üstyapı eksikliklerinin giderilerek yüksek öğrenim alanında rekabet gücünün yükseltilmesi ve Ankara’nın uluslararası ölçekte de bir eğitim merkezi haline getirilmesine yönelik çalışmalar önem taşımaktadır. Biz, Ankara Kulübü olarak bu konuların yakın takipçisi olacağız.
Sözlerime son verirken başta Başöğretmen Atatürk olmak üzere tüm öğretmenlerimize şükranlarımı sunuyor, Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaşlaşma yoluna ışık tutan, ATATÜRK Devrimlerinin ve Cumhuriyet kazanımlarının yılmaz savunucusu olan öğretmenlerimizin 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ'nü kutluyorum. Ayrıca, Öğretmenler Günü anısında düzenlediğimiz etkinliklere katılımınız için Siz Değerli Üyelerimize ve Hemşehrilerimize teşekkür ediyor, Yönetim Kurulu ve Kadınlar Kolu adına hoş geldiniz diyorum.
Dr. Metin ÖZASLAN
Ankara Kulübü Derneği
Başkanı