Dikmen Keklikpınarı, 27 Aralık 2009, 13:15
"27-Aralık" tarihi, Milli Mücadele ve Cumhuriyet tarihimiz açısından son derece önemli bir gündür... Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk 19 Mayıs 1919'da Samsun'dan başlayan Anadolu Yolculuğunu 27 Aralık 1919’da Ankara'ya gelerek tamamladı. Bu yolculuk aynı zamanda Milli Mücadele Projesinin hazırlıklarının yapıldığı bir süreçti... Ve Milli Mücadele Projesi Anadolu’nun ortasında, Ankara'da uygulamaya konuldu... Bu yıl Milli Mücadelenin Başlangıcının ve Büyük Önder’in Ankara’ya gelişlerinin 90’ıncı Yılını kutlamaktayız.
1919 yılında Anadolu'daki manzara genel hatlarıyla şöyleydi: Orta Anadolu'daki bir avuç toprak parçası dışında Anadolu, işgalci güçler tarafından paylaşılmıştı... Hükümet Merkezi İstanbul, işgal altındaydı ve Yunan orduları durmadan Batı Anadolu’da ilerliyordu... Ülkenin her bir yanından işgalci güçlerin yaptığı zulme ilişkin acı haberler geliyordu...
Fakat, bu haksızlık, bu zulüm büyük bir Ulusa yapılmaktaydı ve aynı Ulus, işgalci güçlere teslim olamayacak kadar onurluydu ve şanlı bir geçmişe sahipti... Nitekim, Batı Anadolu'da Zeybekler, Kuzey’de, Güney'de, Güneydoğu'da ve Doğu Anadolu'da yerel milisler, işgalci güçlere karşı tüm güçleriyle direniyor ve bu ağır cezanın hiçbir şekilde hazmedilemeyeceğinin işaretlerini veriyorlardı... Bağımsızlık kaçınılmazdı fakat bunu yerel milislerle ve yerel çarpışmalarla başarmak bir o kadar güçtü... Milli Mücadeleyi Ulusal Kurtuluş Savaşına dönüştürecek ve yerel güçleri toparlayacak bir lider, bir Önder gerekiyordu...
İşte bu Önder, 27 Aralık 1919'da, bundan 90 yıl önce, burada, Dikmen sırtlarında belirdi... Ankaralıların "Kızılca Gün" dediği bu tarihi günde, Ankara'nın köylerinden, kasabalarından, ilçelerinden akıp gelen binlerce atlı ve yaya Seymen ile Ankara halkı Büyük Önder'i Dikmen Sırtlarında bağrına bastı... Şaşıran ve duygulanan Büyük Önder'in "Merhaba Efeler! Niye zahmet ettiniz, neden geldiniz?" sorusuna Gazi Paşa’nın etrafında çember olan binlerce Seymen hep bir ağızdan "Seni görmeye, bu vatan uğruna ölmeye geldik!" diye cevap verdiler... Büyük Önder “Fikrinizde sabit misiniz?” diye yeniden sorduğunda Seymenler büyük bir kararlılıkla “Andolsun!” diyerek karşılık verdiler... Bunun üzerine gözleri yaşaran Mustafa Kemal “Varolun Yiğitler!” diyerek şükranlarını bildirdi... Peşisira davullar, zurnalar çalınmaya başladı... Ve uzun yıllardır semalarına kara bulutların çöktüğü, umutların tükendiği Anadolu'da, zeybekler yeniden dönülmeye başlandı.
Silindi mi maşrapamın kalayı
Dizildi mi Seymenlerin Alayı
Düşmanları öldürmenin kolayı
Koç gibi meydanlarda dönenlerdeniz
Biz Vatan uğruna ölenlerdeniz
27 Aralık 1919’da düzenlenen Seymen Alayı basit bir karşılama töreninden öte, ülkeyi içinde bulunduğu karanlıktan kurtaracak yeni bir liderin, Ankara halkı ve Seymenler tarafından seçilmesi anlamı da taşımaktadır. Büyük Önder’in etrafında etten bir duvar ören Seymenlerin ve Ankaralıların gerçekleştirdiği bu sivil oluşum ve tarihte eşine az rastlanır bu halk desteği, Milli Mücadeleyi sürdürecek olan Büyük Önder’e ve Kuvayı Milliyecilere olağanüstü bir moral güç vermiştir... Ve Ankara bundan böyle yüzyıla damgasını vuracak olan ve dünyadaki bütün ezilmiş halklara bir model oluşturacak Ulusal Kurtuluş Savaşımızın merkezi durumuna gelmiştir.
27 Aralık, hem işgalci güçlere karşı, hem de Anadolu’yu yüzyıllardır ihmal eden, mahrum bırakan Osmanlı tahtına karşı gerçekleştirilen “Anadolu İhtilali”nin en önemli dönüm noktalarından biridir. Atatürk diğer stratejik etmenlerin yanı sıra bu heyecan ve inanmışlığın etkisiyle Ankara’yı, önce Milli Mücadelenin karargâhı, izleyen yıllarda ise Türkiye’nin Kalbi ve Cumhuriyetin Başkenti olarak belirlemiştir.
Bir kent için Mustafa Kemal’i karşılamak, O’nu bağrına basmak, önce Kuvayı Milliye’nin kalbi, sonra da Cumhuriyet’in Başkenti olmak tarihin yazgısıdır. Ankaralılar, bütün Anadolu’yu kaplayan umutsuz ve karanlık günlerde, olağanüstü bir sağduyu, öngörü ve özveri ile kentlerinin ve kendilerinin geleceklerini hazırlamışlardır. Nitekim, 27 Aralık Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Ankara’da ulusça kaynaştığı ve bütünleştiği gündür…
Milli Mücadelenin başlangıç günlerinde Ankaralılar Mustafa Kemal’i coşkulu bir biçimde karşıladıkları gibi, Kurtuluş Savaşı’nda ve devrimler sırasında da verdikleri olağanüstü destekle Atatürk’ün gönlünde müstesna bir yer kazanmışlardır. Bu değeri Mustafa Kemal “Ankara’nın ve Ankaralıların benim gönlümde bambaşka bir yeri vardır” sözleriyle ifade etmiştir. Nitekim Ankara yalnız bir il, bölgesel bir merkez ve başkent değil, aynı zamanda Cumhuriyet’in sembolü ve ülkenin geleceğinin simgesidir.
Biz Ankaralılar ve Seymenler olarak, Atatürk’ün izinde, çağdaş uygarlık ve demokrasi yolunda Cumhuriyetin yılmaz bekçileri olarak yürümeye ve vatan uğrunda ölmeye 90 yıl önce, burada, Dikmen Keklikpınarı’nda Büyük Önder’e “Andolsun” diyerek verdiğimiz sözün bugün de arkasındayız ve hep olacağız.
Bu inançla, Büyük Önder’in Ankara’ya teşriflerinin 90’ıncı yılında Büyük Önder Atatürk’ün, silah arkadaşlarının ve bu vatan için canını veren şehitlerimizin aziz hatırları önünde saygıyla eğiliyor, Ankaralıların ve tüm vatandaşlarımızın 27 Aralık bayramını kutluyorum.
Saygılarımla…
Dr. Metin ÖZASLAN
Ankara Kulübü Derneği
Başkanı