6 Şubat 2010 Cumartesi; Saat: 17.00, Abidinpaşa Köşkü
Saygıdeğer Ankaralılar, Değerli Konuklarımız,
Ömer Türkoğlu’nun sunumu ile bugün gerçekleştireceğimiz “Cumhuriyet Öncesi Ankara’da Sosyal Yaşam” adlı Konferansa hoş geldiniz.
Ankara’nın kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte yapılan araştırmalar, Ankara’daki yerleşmelerin insanlık tarihi kadar eski olduğunu, yörenin birçok medeniyete beşiklik ettiğini ortaya koymaktadır. Belgelere dayanmamakla birlikte ilk adının Galatlar tarafından “Ankyra (Ancyra)” olarak verildiği ve zamanımıza kadar “Angora”, “Engürü” ve “Ankara” şeklinde değişime uğradığı tahmin edilmektedir.
Tarihi, Hitit devrine kadar takip edilebilen Ankara, Hititleri izleyen dönemlerde sırasıyla Frigyalılar, Kimmerler, Persler, Lidyalılar, Makedonyalılar, Galatlar, Romalılar, Selçuklular ve Ankara Ahilerinin hâkimiyetinde kalmıştır. 1354 yılında Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa tarafından Osmanlı topraklarına katılan Ankara, 1902 yılında 5 sancak, 21 kazayı kapsamakta iken 1924 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile sancaklar kaldırılmış, Ankara'ya bağlı olan Kayseri, Yozgat, Kırşehir ve Çorum Sancaklarına da “İl” statüsü verilmiştir.
Temsil Kurulu’nun (Heyet-i Temsiliye) çalışmalarını yürütmek için karargâh olarak seçtiği Ankara'da 27 Aralık 1919’da büyük bir coşkuyla karşılanan Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini de burada atmıştır. 23 Nisan 1920'de kurulan TBMM Hükümetinin idare merkezi ilan edilen Ankara, 13 Ekim 1923'de çıkarılan bir kanunla da Türkiye'nin Başkenti, diğer bir ifadeyle “Türkiye’nin Kalbi” olmuştur.
Başkent olduktan sonra hızlı bir şekilde sosyal, ekonomik, siyasal, askeri ve kültürel gelişime sahne olan Ankara, günümüzde tüm sektörler itibarıyla kalkınmış, ülkemizin ikinci büyük kenti haline gelmiştir.
Ankara, Orta Anadolu'nun merkezi bir noktasında kurulmuştur. Bu merkezi konumu itibariyle tarih boyunca özellikle Selçuklular ve Osmanlılar devrinde, Ankara keçilerinin tüylerinden yapılan sof kumaşlarının yurt dışına satılması Ankara'yı kervansarayların güzergâhı ve bir ticaret merkezi haline getirmiştir.
16’ncı ve 17’nci yüzyıllarda hem ekonomik, hem de sosyal yönden en parıltılı dönemlerini yaşayan Ankara’nın kaderi 19’uncu yüzyılda hızla değişmeye başlamıştır… Aslında 19’uncu yüzyıl tüm Osmanlı şehirleri için sancılı bir dönem olmuştur… Profesör Dr. İlber Ortaylı’nın deyimiyle “İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı” olmuştur 19’uncu yüzyıl…
19’uncu yüzyılda Batıda gelişen Sanayi Devrimi, tarih boyunca hep bir üretim ve zanaatkâr şehri olan Ankara’daki geleneksel el üretimine dayalı sanayinin hızla çökmesine neden olmuştur… Ankara’da ve Anadolu’nun tamamında “çıkrıklar durmuştur” bu yüzyılda… Ekonomik gerileme ve çöküş ise haliyle diğer alanlarda da etkisini göstermiştir.
Ankara 19’uncu yüzyıl boyunca ekonomik gerileme yanında, doğal ve toplumsal afetlerden de büyük zarar görmüştür… Kuraklık ve kıtlıklar, çekirge salgınları, yangınlar, salgın hastalıklar 19’uncu yüzyılın diğer bir kara yüzü olmuştur Ankara için… Nitekim yüzyıllar boyunca stratejik öneme sahip bir kale ve siyasal merkez olması yanında, 19’uncu yüzyıla kadar önemli bir ekonomik ve ticari merkez olan Ankara’da 19’uncu yüzyıl, birçok yönden bir kırılma noktası olmuştur. Tüm bu olumsuz gelişmeler sonucunda sosyal yapı gerilemiş, nüfus hızla azalmış, kent merkezinin nüfusu 20 binlere kadar inmiştir.
Sadece kuraklıkları ele alacak olursak 19’uncu yüzyılda Ankara’da üç büyük kuraklık-kıtlık yaşandığı bilinmektedir. Bunlarda ilki 1845 yılında başlamış ve 7 yıl sürmüştür. Bu kuraklık ve kıtlık sonucunda yaklaşık 6–7 bin Ankaralı ölmüştür. Bir diğeri güneşteki patlamalar sonucunda 1870 yılında yaşanmaya başlanmış ve 2-3 yıl sürmüştür. 19’uncu yüzyılın son büyük kuraklığı ise 1890 yılında yaşanmıştır. Tüm bu kuraklıkların sonucunda çok sayıda insan ve hayvan telef olmuştur…
İşte Ömer Türkoğlu’nun sunumu ile bugün gerçekleştireceğimiz “Cumhuriyet Öncesi Ankara’da Sosyal Yaşam” adlı Konferansta Cumhuriyet öncesinde, özellikle Ankara’nın uzun tarihinde adeta bir kırılma noktası olan 19’uncu yüzyılda kentteki sosyal yaşam ile kıtlık, kuraklık, salgın hastalıklar gibi somut olaylara odaklanılacaktır.
Konferansta ele alınacak bir diğer konu da 20’nci yüzyıl başlarında Cumhuriyet’le birlikte yaşanan modernleşme sürecinde meydana gelen değişim sürecidir.
Sözü Sayın Türkoğlu’na teslim etmeden önce konuşmacımızın kısa özgeçmişini Sizlerle paylaşmak istiyorum: 1962 Ankara doğumlu olan Ömer Türkoğlu, öğrenim hayatının tamamını Ankara’da tamamlamıştır. Kent Tarihi ile Türkiye’de yerel yönetimlerin ve merkez-taşra ilişkilerinin tarihsel süreçleri konusunda çeşitli çalışmalar yapmıştır. Bu kapsamda; Bir Zamanlar Çankırı (1998), Kastamonu Vilayeti Salnamelerinde Çankırı (Kengırı) Sancağı (1999), Çankırı İl Yıllığı 1999 (1999), Çankırı 1891–1892 isimli kitapları ve bir ekiple birlikte hazırladığı, Ankara Vilayeti Salnamesi 1325 (1907), Adana Sanayi Tarihi ve Küçük Asya’nın Bin Yüzü: Ankara isimli çalışmaları mevcuttur.
Ayrıca Osmanlıcadan Latin harflerine çevirdiği, “Memleketim Trabzon Mahallem Tekfurçayır” Binbaşı Süleyman Bey’in Manzum Anıları ve Avram Galanti’nin Vatandaş Türkçe Konuş adlı kitapları vardır. Başta Kebikeç olmak üzere Tarih ve Toplum, Toplumsal Tarih, Ankara Magazine, Varlık, Polemik ve Diyojen dergileriyle Kayakapı Bülteni’nde kent tarihi ile çeşitli konularda yazı ve makaleleri yayımlanmıştır. Halen Kebikeç dergisi yayın kurulu üyesi olup Ankara kent tarihi üzerine çalışmalarına devam etmektedir. Ankara üzerine yazılmış en kapsamlı kitaplardan olan “Ankara” kitabının ortak yazarlarındandır.
Kısa özgeçmişinden de görüleceği üzere Ankara kent tarihi alanında önemli bir uzman olan Sayın Ömer Türkoğlu ile gerçekleştireceğimiz “Cumhuriyet Öncesi Ankara’da Sosyal Yaşam” adlı Konferansa tekrar hoş geldiniz diyor, teşekkür ediyorum.
Dr. Metin ÖZASLAN
Ankara Kulübü Derneği
Başkanı